“Aaa benim bir seyir defterim -blogum- vardı…” derken yakalamak kendini. Hiç bu kadar da meşgul olmamıştım heralde.
Son 1 aydır neler gelmedi ki başıma. Şimdi ise bir telaşla bitirme çalışmasını yetiştirmeye çalışıyoruz.
Ve işte son 1 ay film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önümden…
Her şey her hafta yaptığımız halı saha maçının 1 Nisan’a denk gelmesiyle başladı. 1 Nisan’da halısaha maçında kolumu kırdım. Şaka gibi… Bir sonraki hafta vizeler vardı. Sınavlara tek kolum alçıda girdim. Neyse ki sol kolum kırılmıştı.Tam diresekteki kemiğin uç kısmı kırılmış. Namı diğer radius başı kırığı…
Sınav zamanı hem sınavlarla hem doktorlarla uğraşıp durdum. Hastane köşelerinde röntgen çektirmekle geçti vaktim. Sigortanın doktorunu beğenmeyip özel hastaneye gitmeye karar verdiğimde işler daha da karışmaya başladı. Çünkü doktor kolun durumunun ciddi olduğundan ameliyat gerektiğinden bahsediyordu.
Sınavlar biter bitmez İstanbul’a koştum. Ailemin haberi yoktu, sürpriz oldu. Bu da benim sürpriz anlayışım işte. Ertesi gün hemen doktora gittim, doktor görür görmez 2 gün sonraya gün verdi. Ameliyat masasına yolculuk var…
3 adet son teknoloji ürünü, altından daha değerli vida taktılar koluma. Tabi ben o arada neyseki uyuyordum. Uyandığımda her şey çoktan bitmişti.
Alışveriş merkezlerine girerken ötecek miyim bilmiyorum, daha denemedim. ama bildiğim tek şey bu olaydan en çok hasarı her zamanki gibi babam aldı. Hesap işlemleri epey kabarıktı bu 3 vidanın ve ameliyatın…
İstanbul’da 2 hafta durdum. Ve çok yol katedemediğimiz bitirme çalışması da öylece duruyordu. Bu yüzden İstanbul’dan döner dönmez hemen çalışmalara başladık. Başladık başlamasına ama önümüzde 2 hafta vardı. Hala yoğun tempoda uğraşıp duruyoruz. Gelecek vaadetmediği belli olsa da hocanın eline bir parça kağıt tutuşturacağız elbet.
Bitirme çalışmasını bitirdiğimiz an websitemde çalışmamızı halk yararına sunacağım. Hele bir bitsin de…
Yazan: EmrahCop – yarı insan yarı vida…
işte bir vidalının hikayesi şimdilik bu kadar…