Hastalık her geçen gün daha fazla yayılıyor. İnsanı tamamen esir edip düşünemez hale getiriyor. Vücuda girdikten sonra yavaş yavaş yayılıyor. Şu an çoğu insanda yayılma oranı %100’ü buldu. Bu da demek oluyor ki çok fazla insana artık insan dememiz olanaksızlaşıyor.
Hastalığın sürekliliği için din uyuşturucu olarak kullanılıyor. Çünkü insan her an düşünmeye teşne olduğundan kendi kendini iyileştirebilir. Fakat din sayesinde düşünmesi ve sorgulaması imkansızlaştırılıyor. Ve kendine bir cennet yaratıp onu elde etmek için tek yaptığı denilenleri yapmak oluyor.
Bütün bunlar insanların daha kolay yönetilebilmesi için yapılıyor. Bu da gösteriyor ki bu hastalığı yayanlar da yine bu hastalığın daha önceki halinin sonucu. Yüzyıllardır hastalık evrimleşerek farklılaşıyor. Hasta olanlar daha da yayılması için elinden geleni yapıyor.
Hastalığın geçmişine de baktığımızda görüyoruz ki üzerinde durmamız gereken başlıklar eğitim, din, kadın. İlk önce eğitimi etkisiz hale getirip sonra din ile uyuşturuyorlar ve kadını daha kolay ezip hastalığın kolay yayılması için uygun ortam sağlıyorlar.
Her zaman olduğu gibi hastalık bazı bünyelere etki edemiyor. Bu insanlar panzehir üretiyorlar ama sağlayamadıkları hasta olanların bu panzehiri kullanmaları. Hastalığın %100 yayıldığı bünyelerde ise bu imkansızlaşıyor.
Yönetenler bir konuda çok endişeli. Korkulan yeni doğanların çoğunda hastalığın çok farklı davranışlar göstermesi. Bunu kontrol halinde tutmak için eğitim üzerinde çalışıyorlar. Fakat hastalığın buna ayak uyduramaması halinde eğitime yapılan bütün negatif hamleler de yetersiz kalabilir. Bu da panzehirin kullanımının da artmasıyla hastalığın sonu olabilir.
Emrah Yumuk
07.07.2012