Eğer dünya hâlâ yaşanılabilirse; hâlâ lezzet aldığımız birçok güzellik varlığını devam ettiriyorsa bunca tahribata rağmen. Bunun mimarları bizleriz. Bizler: Yalnızca güzelliği düşünen insanlar, toplumsal bilinçle kederlenen, bu bilinçle neşelenen insanlar.
Milli ve manevi kaygılarla uykularını unutabilecek kadar hissiyat sahibi olan insanlar, iyi yoldasınız. Asla “Sen mi kurtaracaksın kardeşim.” Diyenlere itibar etmeyiniz. Zira evet biz kurtarıyoruz bu ülkeyi. Bizim ülkemizde –çok şükür ki- hâlâ günlük 200-300 şehit vermiyorsak, camilerimiz bombalanmıyor, bebeklerimiz bir roket atarla kan uykularında kana bulanmıyorlarsa, sokaklarımızdan makineli tüfek sesleri gelmiyorsa bu iyi insanların sayesindedir. Hırsızlar, yolsuzlar, beşik ulemaları, vatanı satanlar, vatanı bölenler, yetim hakkı yiyenler; örgütler, örgüt sempatizanı cahiller, örgütleri kiralık katil olarak kullanan Fransa, Almanya, ABD gibi –artık ihaneti ispatlanmış- aleni düşmanlar, bunca gemimizi kemiren farelere rağmen ayaktaysak; biz her gün yeni bir zafer kazanıyoruz demektir.
Önce ümitlere saldırır düşman. Hayaller vurulur önce. Ruhunu bitirdiğinizde bir çuval etten ibarettir insan dediğiniz varlık. Neden televizyonlarda gün boyu karamsarlık pompalanıyor sanıyorsunuz topluma. Neden kapkaç, terör, sapıklık, vurgun, soygun, trafik kazası; ardından sanatçı ve mankenlerin uyduruk fosforlu dünyası peş peşe yayınlanıyor. Direkt psikolojimize taarruz ediliyor. Akşama kadar ayrılan çiftler, parçalanan aileler bir sevinç edasıyla sahneleri süslüyor. Çünkü onların zaferidir sağlamlığıyla meşhur Türk aile yapısını parçalamış olmak. Her gün aynı görüntülerle kötülüğün, sefilliğin, cahilliğin reklamı yapılıyor.
Cahilliğin reklamı yapılıyor çünkü magazin programlarına çıkarılan kişilerin diplomalarına bakın anlarsınız gerçeği. Mağarada büyümüş birine hayranız, ilkokul mezunu kadınlardan kültürlenmeyi umuyoruz. Doğru dürüst bir lise mezunu sanatçı yok. Üniversite mezunu olanlar zaten utancından televizyonlara yaklaşamıyorlar bile. Türk genci “Ne gerek var okumaya, şu adamların hangisi okumuş.” diyor. Cehalet dünyada hiç bu kadar övülen, reklam edilen bir seviyeye ( seviyesizliğe) gelmemiştir.
Evet kardeşim, bunca kepazeliğe devlet bir şey yapamıyorsa; askerin tutukladığını kanun salıyorsa, devletin haline devleti temsil edenler ağlıyorsa, demek ki devlet sensin. Sen varsın diye devlet var. Senin düşünmediğini devlet de düşünemiyor belli ki. Memleketi sen mi kurtaracaksın?
Evet, sen kurtaracaksın. Eğer kurtarmazsan senin çocuğunun cenazesi gelecek Güney Doğudan,
Senin eşini kapkaççılar trenlerin altına atıp öldürecekler,
Senin kızın evden ve okuldan kaçıp meşhur olmak için mağara kaçkını adamlardan medet umacak
Senin ülken gidecek elden.
Onlara bir şey olmayacak. Gerçi gemi batınca fareler de boğulur ama fareler de dahil hiç kimse bunu üzücü bulmaz.
* * *
İyi insanlar moralinizi bozmayın. Televizyonların dediği kadar azınlıkta değilsiniz. Memlekette her şey kötüye gitmiyor. Bu toplumda yolda bulduğu cüzdanı sahibine teslim eden milyonlarca insan var. Tabii ki şeytan “kötüler daha çok” diyecektir. Tabii ki şeytan aramızdan temsilciler bulup kendi propagandasını yapacaktır. İnanmayın, yalandır.
Mahmut HASGÜL