Gidişine ağıt yakılmış bir masaldı hayat. Sen daha yoktun. Bense kendimden çok uzaktım. İlerdeki köşeyi döndüğümde karşıma çıkacaktı, belki bunu bekledim bir umut. Sade bir umuttu.

Yolumu her kaybettiğimde onu aradım. Bulduğum oldu, bulamadığım oldu. En sonundaysa girdiğim her sokak çıkmaz sokağa büründü. Ne onu bulabildim ne kendimi. Elimde hüzünlü bir yalnızlık, onu da sevdim, yalnızlığını da. Herkes korkarken yalnızlıktan benim sığındığım son limandı her yolculuktan sonra.

Unuttuğu bir şey vardı bende. Bir iz bırakmıştı giderken. Unutulan bir şeyler vardı. Ne kadar da unutkandık. Anlatmaya kalktığımda en baştan. Artık yeniden başlamıştı her şey. Oysa hak edilmeyen bir başlangıçtı bu. Kendi kendini kemiren bir umut. Demişti daha en başından umudunu kaybet diye. Bense kendimi kaybetmiştim onu dinlerken bile.

Ama bir yanlışlık vardı bu acımasız masalda. Şimdi kulağımda çınlayan kelimelerini o çoktan unuttu bile. Ve o bir türlü silemediğim geçmişi bir ben kalmıştım hatırlayan. Ve masal düştüğü yeri yaktı. Kendi kendini vurdu acımasızca. Bittiği anda yeni bir başlangıçtı payıma düşen. Belki de yeni bir başlangıçtı onu bitiren.

Bazen birileri kaybettiğinde çok üzülürüz ya.. ya ikimiz de kaybettiysek?

Kendini affedebilecek mi bilinmez. Ki buna geleceği görmek denilmez. Bir umuttu sadece. Sade bir umut. Anlatınca eskir ya her şey. Ve biter umudunu kaybedince. Her bitenin ardında yeni bir başlangıç sakladır. Göremediğimiz o kadar çok şey var ki. Ama mutluluk sadece görebildiklerimizden ibarettir. Bu yüzden kaybedince hep mutsuz olur insan.

Aslında güneş hiç batmaz, bir gece vakti dünya sırtını çevirir güneşe. Göremeyince gitti mi sandın. Bir daha hiç doğmayacağına inandığında biter her şey. Ve bittiğinde sakın korkma, bil ki başka bir güneş ertesi sabah doğacaktır odandan içeri. Perdelerini sakın çekme yeter ki.

Emrah Yumuk
01.09.2008

C’ yi en baştan bol bol örneklerle öğrenmek isteyenler için doyurucu bir kitap. Programlama mantığını örneklerle çok iyi yerleştiren bu kitapla programlama dünyasına ilk adımınızı atabilirsiniz.

• Bilgisayar ve Algoritma Geliştirme
• C Programlamaya Giriş
• Seçim Yapıları
• Döngüler (Loops)
• Fonksiyonlar
• Diziler (Arrays)
• İşaretçiler (Pointers)
• Yapılar (Structs)
• Dosyalar (Files)
• Sıralama ve Arama Algoritmaları

Bu kitabın en büyük hedeflerinden biri, gerçek programcılar yetiştirmektir. Gerçek programcılar, daha önce hiç görmediği, hiç bilmediği konulardaki problemlere, programcı mantığıyla çözümler üretirler. Bu yüzden programlamaya yeni başlayanlar için, çözüm üretmeyi öğrenmek bir programlama dilini öğrenmekten daha öndedir. Bunun nasıl yapıldığını kitap boyunca göreceksiniz. Fatih Üniversitesi’nde görev yapan Günay Karlı, yıllar boyu edindiği bilgileri bu kitapla okurlarıyla paylaşıyor.

Ayrıntılı Bilgi için buradan

Yeni bir tema, yeni bir sayfa.. işte benim yeni seyir defterim..

Eskisinden daha farklı olacak her şey…

1 Eylül 2008. bugün yeni bir başlangıç…

Farklı neler olacak seyir defterimde? Bunu ilerleyen zamanlarda hep birlikte göreceğiz.

Umarım bir önceki yazım biraz fikir vermiştir neler olacağına dair…

Artık Hakkımda bölümünü ben değil siz yazacaksınız.

ilk yazıyı ben gönderdim. hani şu klasik yaşam öyküsü girişi… şu yılda şurada doğdum. şu okullarda okudum vs.

1987′de İstanbul’da doğdu. İlköğretimini Gaziosmanpaşa’da Bekir Sami Dedeoğlu İlköğretim okulunda tamamladı. Lise eğitimimi Pertevniyal Anadolu Lisesi’nde aldı.

Şu an Sakarya Üniversitesi’nde Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde okuyor. Bu sene son senesi.

devamını sizden bekliyorum.

Emrah Yumuk Kimdir?

Gün daha doğmadan aklındaydı açılmak o masmavi denizlere. Hem de yalnız başına. Güneşin doğmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Çünkü o maviyi seviyordu. Ufak bir çanta aldı yanına. İçinde yosun tutmuş yalnızlığı ve kanrevan umutları… geçmişine dair ne varsa bıraktı giderken. Kimseye hoşça kal bile demeden çekti gitti aniden… kimse de farkında değildi zaten.

Güneş yavaş yavaş doğarken hazırdı artık. Yolculuktu bunun adı. Ama ne yol vardı, ne de varacak bir liman. Ona nerde olduğunu gösterecek tabelalar yoktu. Sadece boyaları dökülmüş bir yelkenlisi vardı yalnızlığıyla beraber. Umutları vardı hala yenilmemiş, kanrevan içinde ama pes etmemiş.

Ve o an geldi çattı… artık yolculuk vakti…

Alesta tramola yelkenler fora…

Yelkenler rüzgarla bütünleşti, ve o rüzgarı iliklerinde hissetti…

Aganta burina burinata…